TYT Türkçe Deneme Sınavı 3
TYT Türkçe Deneme Sınavı 3
TYT Türkçe Deneme Sınavı 3 adlı sınavı tamamladınız.
Bu sınavda %%TOTAL%% sorudan,
Doğru cevap sayınız: %%SCORE%%
Yanlış cevap sayınız: %%WRONG_ANSWERS%%
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Bir özlü sözün, kapalı olan bir ifadenin açıklanması; edebiyat, felsefe, tarih gibi herhangi bir konunun temel noktaları hakkında bilgi vermek amacıyla başvurulan bir yöntemdir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A | Hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir isim |
B | Ek eylem |
C | Ünsüz türemesi |
D | Çekimli eylem |
E | Birleşik sıfat |
Soru 2 |
31. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Boks yaparken güçlü, tekrarlanan yumruklara ve darbelere maruz kalmanın travmatik beyin hasarı için ana risklerden biri olduğu düşünülüyor. Çünkü her yumruk, beyinde mikroskobik hasarlara, beyin dokusunda küçük kanamalara ve beyindeki sinir hücrelerinin fizyolojisinin bozulmasına neden olabiliyor. Bu çeşit bir yaralanma beyin hücrelerinin yıkımını, ardından Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi motor nöron hastalıklarına yol açma ihtimalini gündeme getiriyor. Hasarın beynin hangi bölgesinde oluştuğu da önemli diğer bir unsur. Mesela davranış değişikliklerine dair belirtiler beynin ön lobundaki bir hasarın habercisi olabiliyor. Hasar beynin orta bölümündeki, kas kontrolünden sorumlu siyah cisim denilen bölümde oluştuysa Parkinson hastalığında görülen belirtilere benzer belirtiler gözleniyor.
I. Beynin farklı bölgelerindeki hasarlar, farklı hastalıklara neden olur.
II. Alzheimer, Parkinson, ALS gibi hastalıkların oluşumunda darbeye maruz kalmak etkili olabilir.
III. Alzheimer’da Parkinson ve ALS hastalıklarına göre daha fazla beyin hücre ölümü görülmektedir.
Bu parçadan yukarıda verilenlerden hangilerine ulaşılamaz?
A | II ve III |
B | Yalnız I |
C | Yalnız II |
D | I ve II |
E | Yalnız III |
Soru 3 |
Bir atlet ne kadar süre antrenman yapıyordur sizce? İngiliz olimpik yüzücü, Rebecca Adlington, 2008 Olimpiyatları’na hazırlanırken günde 4,5 hatta 6 saate varan zorlu bir antrenman programına tabiydi. Bu programda sadece yüzme değil ayrıca koşu, kuvvet egzersizleri de vardı ve Rebecca güne saat 5 civarı başlamaktaydı. Eminim, onun da alarmı kapatıp uyumaya devam etmek istediği günler olmuştu ama çok çalıştı ve sonunda 2008’de iki altın madalya kazandı.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdakilerden hangisini desteklemek için söylenmiş olabilir?
A | Hayatta başarılı olanlar, yaşadıklarının sebeplerini her zaman araştırırlar. |
B | Doğuştan yetenekli olmak, yeteneklerinizi gereken seviyeye taşıyacak alıştırmaları yaptığınızda ancak işe yarar. |
C | Başarılı olmuş insanların gittikleri yolları takip ederseniz sadece kendinize ait özgün bir başarıya imza atmanız olanaksızdır. |
D | Düşük hedefli başarıları elde edip tatmin olmaktan daha kötü bir başarısızlık yoktur. |
E | İnsan ne kadar az şey biliyorsa o kadar çok şey bildiğini zanneder. |
Soru 4 |
O gece, yemekte olan her şeyi tekrar düşündü. Salıncağı yaptığı o öğleüstü arkadaşının ona ne kadar iyi davrandığını, dizindeki kanamayı nasıl durdurduğunu hatırladı. Aslında çenesini sımsıkı kapalı tutup hiç sorun çıkarmaması en iyisiydi. Bazı insanlar bu gerginlikten hoşlanmıyordu.
Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A | Ünsüz düşmesi |
B | Ünsüz benzeşmesi |
C | Ünsüz yumuşaması |
D | Ünlü daralması |
E | Ünlü düşmesi |
Soru 5 |
Filmde ele alınan konu büyük bir ciddiyetle işleniyor. Filmde bir belgeseldeki gibi konu konuyu, insan insanı doğuruyor. Hatta gerçek yaşamdan alınan konunun önce belgeselle anlatılması planlanmış ama yönetmen meseleyi kurmaca olarak daha iyi ortaya koyabileceğini düşünmüş ve filmi böyle çekmiş. Çok da iyi yapmış. Sinema seyircilerinin büyük ilgisi de onların sanatın inceliklerini terk etmeden bir belgesel edası kuşanan ve derdini derli toplu anlatan filmleri sevdiklerini gösteriyor.
Bu parçaya göre sözü edilen filmin sinemaseverlerce beğenilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A | Yönetmenin seyircinin kalbine girebilecek bir konuyu seçmesi |
B | Gerçek yaşamdan bir olay anlatıldığını seyircilere hissettirmemesi |
C | Roman tadında bir film özelliği göstermesi |
D | Ele aldığı konuyu seyircilerin ilgisini çekecek bir kurguyla verebilmesi |
E | Kurgu tekniğiyle belgesel tekniğini başarıyla bir arada sunabilmesi |
Soru 6 |
Günümüzde her birini birkaç kereden fazla seyretmeye (I) tahammülümüzün olmadığı, kaçmak için uzaktan kumandalara sığındığımız, (II) üstelik çoğu da başarılı olan reklamlar, çocukluk yıllarımızda durağandı, (III) teknik açıdan ilkeldi, çoğu da çok sıkıcıydı. Ama yine de bugün yoksunluklarla (IV)dolu geçmişimizin hatırlatıcıları (V) gibiler.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangileri fiilimsidir?
A | III ve V |
B | II ve IV |
C | I ve II |
D | I ve III |
E | IV ve V |
Soru 7 |
MÖ 4000’den zamanımıza kadar uzanan (I) (varlığını devam ettiren) çeşitli kültürel ve tarihî ögeleri bünyesinde (II) (içinde) barındıran Hatay’da ilk bilimsel kazılar 1932 yılında yapılmıştır. Çalışmaların henüz ilk yıllarında çeşitli ve kıymeti büyük olan tarihî eserin gün yüzüne çıkarılması (III) (varlığının görünür olması) üzerine, Fransız idaresinde bulunan Hatay’da görevli M. Prost’un direktif vermesiyle (IV) (yapılmasını emretmesiyle) sancak dahilinde bulunan bütün tarihî eserlerin Antakya’da toplanmasına ve bir müze kurulmasına karar verilmiştir (V) (ihtiyaç duyulmuştur).
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A | I |
B | III |
C | V |
D | II |
E | IV |
Soru 8 |
Fosil yakıtların yanması sonucu ---- karbondioksit, küresel ısınmayı ---- en önemli gazlardan biri; birçok bilim insanı, karbondioksit gazı salımının bugüne göre %50 oranında ---- gerektiğini düşünüyor.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A | doğaya salınan - önleyen - indirgenmesi |
B | açığa çıkan - artıran - azaltılması |
C | yaygınlaşan - çoğaltan - olması |
D | oluşan - tetikleyen - etkisini yitirmesi |
E | ortaya çıkan - hızlandıran - hafifletilmesi |
Soru 9 |
(I) Şiir, öykü, roman, tiyatro gibi yazınsal türlerin ortak özelliği aynı zamanda sanat ürünü olmalarıdır. (II) Bilindiği gibi sanat, bir yaratma ya da yeniden yapılandırma işidir; güzeli ve güzelliği arar. (III) Sanatsal özelliği olan yazınsal türler, gerçeği olduğu gibi değil değiştirerek, biçimlendirerek, kurgulayarak yansıtır. (IV) Bu özelliklerinden dolayı bu tür metinlere kurmaca metin adı verilmiştir. (V) Yazınsal ürünler, insanı ve yaşamı ele alır ve sanatçı, ele aldığı yaşam durumunu salt gerçek olarak sunmaz. (VI) Onu kendi anlayış ve bakış açısına göre düş ve düşünce gücünü kullanarak, değiştirerek, zenginleştirerek yeniden oluşturur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A | IV. cümlenin yüklemi, edilgen ve geçişsiz bir eylemdir. |
B | V. cümle, bağlı bir cümledir. |
C | VI. cümle, girişik birleşik bir cümledir. |
D | III. cümlenin yüklemi, türemiş bir eylemdir. |
E | I. cümlede, yönelme durum eki almış bir sözcük vardır. |
Soru 10 |
28. - 29. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) Bugün itibarıyla 6,9 milyara ulaşan dünya nüfusunun sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam edebilmesi için beslenmesi gerekiyor. (II) Beslenmeyi sağlamak için de gıdanın üretilmesi şart. (III) Tarım, gıda zincirinin birincil üretim olarak tanımladığımız başlangıç noktası yani bitkisel üretim, hayatımızın vazgeçilmezi. (IV) Tarımsal faaliyetlerin başladığı ilk günden bu zamana bitki hastalıkları, zararlı böcekler, parazit bitkiler, yabancı otlar ve olumsuz çevre koşulları üretim yapan çiftçiler için hep sorun olmuş. (V) Sürekli bu etmenlerle mücadele etme yöntemleri geliştirilmesi gerekmiş, dayanıklı bitki ıslahları yapılmış. (VI) Bunlar yapılmasına rağmen bitki hastalıkları nedeniyle oluşan ekonomik kaybın yıllık olarak yaklaşık 220 milyar dolar olduğu belirtiliyor. (VII) Öyle ki tarihte birçok kere bitki hastalıkları ve zararlıları yüzünden kıtlık yaşanmış, insanlar göç etmek zorunda kalmış.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlaması uygun olur?
A | V |
B | III |
C | IV |
D | II |
E | VI |
Soru 11 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içinde verilen açıklama doğru değildir?
A | Ona buna bakacağına sen önce kendi işlerini yap. (Adıl görevinde kullanılan ikileme vardır.) |
B | Kapıdaki görevli bizi laf yağmuruna tutmuştu.(İsim tamlamasında tamlanan tamlayanın neye benzediğini ifade etmiştir.) |
C | Yarın yapılacak geziye bütün sınıf katılacakmış. (Bir tür adı, mecazımürsel yoluyla topluluk adı olarak kullanılmıştır.) |
D | Birkaç kişi deniz kenarındaki kaplumbağaları korumaya çalışıyordu. (Sayıca belirsizlik ifade eden bir sıfat vardır.) |
E | Onu otogarda karşılamaya arkadaşlarıyla müdürü gitti. (İlgeç vardır.) |
Soru 12 |
Bir gün Haldun Taner, yakın bir sanatçı dostuna şöyle demiş: “Ben, sabah erkenden kalkar, balkona daktiloyu atıp günde yirmi sayfa yazarım. Aklımda hiçbir şey yoksa ne görüyorsam onu dökerim sayfalara.” Sanat hayatımın ilk yıllarında Attilâ İlhan da bana, “Her gün birkaç A4 sayfayı dolduracak kadar kalemini çalıştırmaya alışmalısın.” demişti.
Bu parçadan hareketle yazarın, yazarlıkla ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A | Yazmak kadar, kullanılan dilin inceliklerini öğrenmek için de çaba sarf edilmelidir. |
B | Akıldan geçenleri el çabukluğuyla kâğıda aktarmanın yanında doğru ve yerli yerinde anlatmak da gerekir. |
C | İlhamın yanında el emeği de gerektiren sanatsal bir uğraşıdır. |
D | Bir yerden esinlenmeye dayanmadan yürütülen bir çalışmadır |
E | Olgunluğa ulaşmak için yıllar içinde yavaş yavaş pişmek gerekir. |
Soru 13 |
Roberto Bolano’nun yapıtlarında yetmişli yılların siyasi atmosferini bulursunuz. Dünya tarihine yön veren olaylara yaptığı göndermeler, aynı karakterleri başka çehreler ve farklı kimliklerle okurun karşısına dikmesi, sevdiği yazarların metinlerinden sızan özdeyişleri metnin can alıcı yerlerine nakletmesi ve yapıtın anlatımına renk katan ironisi onu diğer yazarlardan farklı kılan çarpıcı yönleridir. Yapıtlarını okura ilk bakışta kolay görünen ancak okumaya başlayınca zorluğu fark edilen bir anlatımla kurgulamıştır. Bolano’nun kendi yazınsal kimliğini belirgin kılan bir kurmaca üçgeni vardır. Bu üçgenin dışındaki alan, bir lunapark kadar eğlenceli gibi görünse de her an ışıkların sönüp gizemli ve uğursuz olayların başlayacağı bir atmosferle karşılaşabiliriz.
I. Ortak noktaların olduğu
II. Belli bir dönemi anlattığı
III. Yaşadığı döneme yönelik eleştirel göndermelerde bulunduğu
IV. Başkalarına ait özlü sözlere yer verdiği
V. Farklı katmanları ve sürprizli yönlerinin olduğu
Bu parçada Roberto Bolano’nun yapıtlarıyla ilgili olarak yukarıdakilerden hangilerine ulaşılamaz?
A | Yalnız III |
B | I ve II |
C | IV ve V |
D | II ve III |
E | III ve V |
Soru 14 |
Gazeteci: — Soyut resmin zor anlaşıldığına dair bir ön yargı var, ne dersiniz? Ressam: (I) ---- Gazeteci: (II) ---- Ressam: — İnsanların, en azından benim hitap ettiklerimin, zaten sanatla aralarında hayli mesafe var, o mesafeyi daha da açmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Bundan dolayı son resimlerimde yaşama daha yakın sahnelerin olduğu doğru ama yine de yoğun göndermeler var. Bunun için birikim olmazsa olmaz.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A | (I) Soyut resim de bir sanatsal birikimin ürünü. Bu yüzden nasıl resim yapılırken bir birikim gerekiyorsa anlaşılması için de bir birikim şart. Bu açıdan çağdaş resmi anlamak kolay değil. (II) Resimlerinizde bireyden topluma kayan bir yön var, bu dünya görüşünüzün resimlerinize yansımaya başladığı anlamına mı geliyor? |
B | (I) Soyut resmin konu edindiği meseleleri; küresel ısınma, kadın-erkek ilişkileri gibi günümüzün can yakan konularına dair bilgi sahibiyseniz anlamak hiç de zor değil. Ancak modern kültürü ve yaşamı içselleştirmediyseyiz anlamanız imkânsız. (II) Son resimlerinizin yaşama daha yakın olduğu söylenebilir mi? |
C | (I) Bu görüşe katılmıyorum. Soyut resim de diğer sanat ürünleri gibi kolayca anlaşılabilir. Çünkü bir sanat ürününe anlam yüklemek öznel bir çabadır. Bu açıdan herkes kendince bir şey anlıyorsa o resim anlaşılıyor demektir. (II) Resimlerinizde kendi yaşamınıza dair herhangi bir göndermeniz var mı? |
D | (I) Soyut resim, her sanatsevere hitap etmiyor. Çünkü bu ürünlerin anlaşılması ciddi bir emek ve çaba gerektiriyor. Dolayısıyla kimi insanların anlamaması doğal bence. (II) Resimlerinizdeki cesur çizgiler ve şaşırtıcı sentezler son dönem resimlerinizde yerini anlaşılmaz çizgilere bıraktı, neden? |
E | (I) Soyut resimler ülkemizde her zaman şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bunda şaşılacak bir durum yok. Gerekli birikim ve donanımınız yoksa soyut resimlerin size vereceği bir şey olmaz elbette. (II) Resimlerinizde neden hep aynı kişi ve nesneleri çiziyorsunuz? |
Soru 15 |
Salâh Birsel; Türkçenin en ilginç, en özgün üslupçularından biri. Yazılarındaki ilk birkaç cümleyi okuyunca ----. Ancak sabrettiğinizde başkasının elinde çok resmî, iddialı, kuru olabilecek geniş zaman kiplerini bir tür müzikal efekt, bir makam gibi kullanarak temel bir ahenk yarattığını; temel müzikaliteyi böylece kurduktan sonra zengin bir dilsel çeşitliliğe yer verdiğini göreceksiniz. Kısalı uzunlu cümleleri arka arkaya getirme, bir konuyu işledikten sonra aniden bambaşka gibi görünen oysa bağlantılı olan bir bir konuya geçme; mizahi incelikleri, ufak nükteleri, saçmalıkları metnin kritik noktalarına yerleştirerek metne etkileyicilik ve şaşırtıcılık katma onun karakteristik özellikleri arasında.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A | ne denli karmaşık bir olay örgüsüyle karşı karşıya kaldığınızı anlayabilirsiniz |
B | yapıttaki şaşırtıcı ve anlaşılması güç söyleyişler karşısında baştan pes edebilirsiniz |
C | bu cümleleri farklı yazılarında da kullandığını görebilirsiniz |
D | onun, kültürel altyapısına ve zengin birikimine tanık olabilirsiniz |
E | yazılarını kendi görüşlerini vermek için özellikle kurguladığını anlayabilirsiniz |
Soru 16 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tüm ögeler kelime grubu hâlindedir?
A | Ünlü sanatçının son eseri sıradan okurlara paylaşmanın güzelliğini fark ettiriyor. |
B | Edebiyat otoriteleri o şairi çok sınırlayıcı bir tanımla “aşk şairi” olarak tanımlarlar. |
C | Eserlerini üslup açısından son derece hassas bir tartımdan geçiriyor. |
D | Bu dönem sanatçıları yazdıkları eserleri eleştirel bir gözle değerlendirmeyi önemsiyordu. |
E | Farklı kültürlere sahip pek çok yazar bu festivalde birlikte fotoğraf çektirmişti. |
Soru 17 |
(I) Arkeologlar, değişik ortamlarda çalışırlar. (II) Araştırma yapan arkeologlar, çoğunlukla metin okuyarak, yazarak görev yapar. (III) Bu çalışmalar ağırlıklı olarak yaz aylarında yapılır. (IV) Bir kazıda ilginç bir parçanın bulunması ve ait olduğu dönemin belirlenmesi uzun ve zahmetli bir çaba sonucunda gerçekleşir ve bu durum arkeologlara büyük bir mutluluk verir. (V) Bununla birlikte arkeologlar; eski çağ tarihçisi, heykeltıraş, mimar, topoğraf, teknik ressam, fotoğrafçı, epigraf (yazıt okuyan kişi) gibi meslek elemanlarıyla sürekli iletişim hâlindedir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi söz konusudur?
A | I |
B | V |
C | II |
D | III |
E | IV |
Soru 18 |
Ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert (I) (Güstav Flober) Madam Bovary adlı ölümsüz eserini yazdıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor; (II) “Madame Bovary’yi yazdığım sırada bana birçok kereler (III) ‘Başkahramanınız olan kadın, Madame X midir?’ diye sordular. Hiç tanımadığım kişiler evime gelip bana sorular sordular. Ülkenin dört bir yanından gelen bir sürü mektup... (IV) İçlerinden biri, (V) Reims’den bir bey, benzer bir duyguyu ona bire bir yaşatabildiğim için beni kutladı. Aşağı Seine’nin tüm eczacıları Homais’te kendi kişiliklerini sezince evime gelip beni tokatlamak istediler.”
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangileri yanlış kullanılmıştır?
A | II ve III |
B | II ve IV |
C | Yalnız II |
D | IV ve V |
E | I ve V |
Soru 19 |
----. Örneğin, Eskimo dilinde “kar”, Arapçada “deve” için birçok sözcük bulunur. İnsanın bir yere ait olma-olmama hissi ise her dilde sayısız sözcük ve ifadeyle karşılanır. Örneğin, İngilizcede foreigner, stranger, outlander, alien, bazı küçük farkları olsa da sözlükte genel anlamda “yabancı” demektir.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A | Hiçbir sözcüğün ses ve anlam değeri aynı değildir |
B | Sözcükler her zaman gerçek anlamıyla kullanılmaz |
C | Bazı sözcükler belli kültürler için özeldir |
D | Sözcükler, düşüncelerimizi anlatmada kullandığımız en önemli araçlardır |
E | Sözcükleri kullanmak, anlamlarını bilmek demek değildir |
Soru 20 |
Tarih, kültürler arasındaki etkileşimlerin aynı zamanda şiddetli bir çatışma alanı oluşturduğunu da gösterir. Söz konusu etkileşim; facialar, savaşlar, kıyımlar sonrasında da devam etmiştir. Meşhur Truva Savaşı buna örnektir ve gelişmiş güçlü bir kent devleti bu savaş sonrası yıkım sürecine girmiştir. Yine Haçlı Seferleri ayrımcılığı, acıyı, yıkıntıyı beraberinde getirirken Batı, Doğu’nun kültürünü kendi yakasına taşımıştır. Nasıl ki Büyük İskender Dönemi’nde Doğu ve Batı’nın karşılıklı birbirini etkilediğini biliyorsak Haçlı Seferleri Dönemi’nde de ve hatta bugün küreselleşme düzeninde de geniş çaplı etkilenmelerin olduğunu biliyoruz, bizzat buna tanık oluyoruz. Kentlerin güncel hayatına giren fast-food alışkanlığı, moda giyim tarzları bunun çarpıcı örneklerindendir.
Bu parçadan yola çıkarak
I. Büyük savaşlar, kültürlerin gelişimini diğer toplumsal olaylara göre daha çok etkiler.
II. Tarihte yaşanan büyük toplumsal olaylar, kültürler arası alışverişe aracı olmuştur.
III. Batı kültürü, Doğu kültürünü her zaman daha olumlu etkilemiştir.
IV. Kültürler arası etkileşimin gerçekleştiği alanlar, çeşitlilik göstermektedir.
yargılarından hangileri söylenemez?
A | Yalnız II |
B | III ve IV |
C | Yalnız I |
D | II ve IV |
E | I ve III |
Soru 21 |
• Tarih öncesi zamanlardan bu yana çeşitli doğa olayları sonucunda birçok canlı türünün soyu tükendi.
• Bir canlının soyunun tükenmesi doğal karşılanabilir ama günümüzdeki sorun, bu tükenişin hızının çok artmasıyla ilgili.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A | Canlıların soyunun tükenmesiyle oluşan durum geçmişte ve günümüzde günün şartlarından dolayı farklı bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. |
B | Tarihte doğal gerekçelerle canlıların soyunun tükenmesi olağan bir durumken günümüzde bu tükenişin hızlanması bir sorunun habercisidir. |
C | Günümüz şartlarında canlıların soyunun hızlı tükenmesi bir sorun oluştururken geçmişte hiçbir zaman bu durum bir sorun olarak algılanmamıştır. |
D | Canlıların soyunun tükenmesi geçmişte bir sorun olarak görülmese de günümüzde büyük bir sorun olarak algılanmaktadır. |
E | Geçmişte çeşitli sebeplerle canlıların soyunun tükenmesini bugün doğal karşılamamızı gerektirecek bir gerekçeye sahip değiliz. |
Soru 22 |
I. “Tahta” adlı öyküsünde yazar, köyde yaşayan ve akli dengesi yerinde olmayan bir karakteri, iyi eğitim almış bir şehirli gibi tasarlayıp bilgece konuşturuyor. Çok düzgün cümlelerle ve mantıksal bir düzende akıp giden bu konuşmalar ve yapay anlatım, yazarın sokağı tanımadığını gösteriyor.
II. Yazar, İnce Memed romanını bir köyde ve o köyde yaşayan kahramanlar arasında geçen olaylar üzerine kuruyor. Seçilen kelimeler, konuşma tarzları ve cümle kurgusu olayın geçtiği atmosferi tüm canlılığıyla gözler önüne seriyor. Kişilerin yöreye özgü şiveyle konuşması, okurda anlatılanların yaşanmışlığına dair bir şüphe oluşturmuyor.
Yukarıda verilen örnekler, aşağıdaki görüşlerden hangisini temellendirmek için kullanılabilir?
A | Bir yapıtta anlatılan konu kadar dil de yapıtın gerçekliğini besleyen önemli ögelerden biridir. |
B | Bir yazar, içinde bulunduğu toplumun dil ve kültüründen beslenmezse başarıya ulaşamaz. |
C | Kendine özgü bir anlatım yakalayamayan bir yazarın başarılı olması mümkün değildir. |
D | Bir yapıtta dil, başarıyla işlenmiş, sözcükler özenle seçilmişse o yapıtın geleceğe kalmaması için hiçbir sebep yoktur. |
E | Bir yapıtta dil ne denli konuşma diline yakınsa yapıt,okurla o kadar sıcak ve yakın bir ilişki kurabilir. |
Soru 23 |
I. Buradaki ekili araziler ovaya doğru eğimlidir.
II. Babam şimdiye dek çoktan işlerini bitirmiştir.
III. Makineyi kısa bir süre bekledikten sonra çalıştırın.
IV. İlçemizin havası her mevsim çok temizdir.
V. Soğuk havalarda annem bizi sıkıca giydirirdi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde “-dır, -dir” eki, çekim eki göreviyle kullanılmamıştır?
A | III ve V |
B | I ve II |
C | I ve III |
D | II ve IV |
E | IV ve V |
Soru 24 |
I. Dünya genelinde her beş ölümden biri de beslenmeye bağlı rahatsızlıklardan kaynaklanıyor; bu oran, sigara içmenin neden olduğu ölümlerden daha fazla.
II. Türkiye, İsrail ve İspanya başta olmak üzere sebze ağırlıklı beslenen Akdeniz ülkeleri, dünyada beslenmeye bağlı ölüm olaylarının en az yaşandığı ülkeler arasında bulunuyor.
Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A | I. cümledeki bilginin gerçeği yansıtmadığı, örnek verilerek ve açıklama yapılarak ortaya konmaktadır. |
B | I. cümlede belirtilen durumun kimi ülkeleri daha az etkilediği örneklendirilmektedir. |
C | I. cümlede verilen bilginin doğru olduğu bilimsel olarak kanıtlanmaktadır. |
D | I. cümlede belirtilen rahatsızlığın, ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle doğrudan ilişkili olduğuna yönelik bir saptama yapılmaktadır. |
E | I. cümlede anlatılan durumun ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların dünya ülkelerini nasıl etkilediğine yönelik bir araştırmadan söz edilmektedir. |
Soru 25 |
I. Bu şekilde hızla oluşan sinir hücreleri uzun kökler oluşturarak komşu hücrelere ya da daha uzaktaki hücrelere bağlanır.
II. Hücresel bozuklukların neden ve hangi erken dönemde olduğu konusu ise hâlâ açıklık kazanmış değil.
III. Hamileliğin 6. ayı bittiğinde bebeğin beyninde trilyonlarca sinir hücresi bağlantısı oluşmuştur.
IV. Annesinin karnında büyümekte olan bir bebeğin beyninde her dakika yaklaşık 250.000 sinir hücresi oluşur.
V. Ancak bu nörolojik gelişimin bazen bir şekilde sekteye uğraması otizm gibi bazı hastalıkların oluşmasına neden olur.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur?
A | I |
B | IV |
C | V |
D | III |
E | II |
Soru 26 |
1998’de bir gazetede çalışıyordum. Yayın yönetmenim polisiyeye meraklıydı. Bana “Avrupa’da ve Amerika’da hafta sonları polisiye tefrikalar yayımlanır. Biz niye yapmıyoruz?” dedi. Ben bir karakter çizdim Başkomiser Nevzat diye. Onu yazarken birkaç karakterden esinlendim: Bir tanesi “Ah Güzel İstanbul” filminde Sadri Alışık’ın canlandırdığı Haşmet İbriktaroğlu, diğeri Yavuz Turgul’un Muhsin Bey’i, bir de tanıdığım emniyet müdürü. Kimdir şimdi bu Başkomiser Nevzat? Eski İstanbullu, vicdanlı bir adam. Süper kahraman değil, hata yapıyor, vuruluyor ve eninde sonunda suçluları yakalıyor. Kısacası bu roman kahramanım tüm yazınsal yapıtlarda olduğu gibi ----
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A | yazınsal yeteneklerimi ustaca kullanmamla inandırıcılık kazandı. |
B | bütünüyle gözlem ve izlenimlerime bağlı kalarak oluşturduğum bir karakter oldu. |
C | yapıtımı herkese okutacak kadar sürükleyici özelliklere sahip. |
D | gerçeklerin ve hayal gücünün birlikte ustaca harmanlanmasıyla oluştu. |
E | yazarı olan benim kişisel özelliklerimden izler taşıyor. |
Soru 27 |
Günümüzde tarih konulu çoksatar roman yazarlarından biri de Amin Maalouf’tur. Farklı ve istisna olabilecek aidiyetleri bir arada taşıyan ve bir üst kimlik olarak dünyalı olmayı çok iyi özümsemiş olan yazarın hayatı, savaşlarla ve mücadelelerle şekillenmiştir. Lübnan’da savaşın başlaması ile Fransa’ya göç eden Hristiyan, Arap asıllı bir aileye mensup olarak gençliği çatışmalı çevrelerde geçmiş ve bu durum kimlik üzerine derin analizler yapmasını sağlamıştır. Taşıdığı binlerce yıllık kültürel miras, eserlerinde öyle içten bir dille sentezlenir ki hayatın ölümlerle iç içe geçtiği dünyamızda çok kültürlülüğün nasıl bir zenginlik olduğunu açıkça gösterir. Varlığı ve yazdığı eserler, böylesi bir umut barındırdığı için çok sevilir ve neredeyse hemen her eseri uluslararası ölçekte bir ödüle layık görülür.
Bu parçadan Amin Maalouf ile ilgili olarak
I. Eserlerinin yetkin nitelikler barındırdığı
II. Eserlerinde evrensel özlerin bulunduğu
III. Son yıllarda tarihsel içerikli yapıtlarıyla ilgi odağı olduğu
IV. Eserlerinin pek çok dünya diline çevrildiği
yargılarından hangileri çıkarılamaz?
A | I ve II |
B | Yalnız II |
C | III ve IV |
D | Yalnız IV |
E | II ve IV |
Soru 28 |
28. - 29. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) Bugün itibarıyla 6,9 milyara ulaşan dünya nüfusunun sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam edebilmesi için beslenmesi gerekiyor. (II) Beslenmeyi sağlamak için de gıdanın üretilmesi şart. (III) Tarım, gıda zincirinin birincil üretim olarak tanımladığımız başlangıç noktası yani bitkisel üretim, hayatımızın vazgeçilmezi. (IV) Tarımsal faaliyetlerin başladığı ilk günden bu zamana bitki hastalıkları, zararlı böcekler, parazit bitkiler, yabancı otlar ve olumsuz çevre koşulları üretim yapan çiftçiler için hep sorun olmuş. (V) Sürekli bu etmenlerle mücadele etme yöntemleri geliştirilmesi gerekmiş, dayanıklı bitki ıslahları yapılmış. (VI) Bunlar yapılmasına rağmen bitki hastalıkları nedeniyle oluşan ekonomik kaybın yıllık olarak yaklaşık 220 milyar dolar olduğu belirtiliyor. (VII) Öyle ki tarihte birçok kere bitki hastalıkları ve zararlıları yüzünden kıtlık yaşanmış, insanlar göç etmek zorunda kalmış.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A | Toplumların tarımsal faaliyetleri dünyanın gıda ihtiyacını karşılayamamaktadır. |
B | Dünyanın nüfus dağılımında tarım, belirleyici etkenlerden biridir. |
C | Sağlıklı nesillerin yetişmesinde beslenme ihtiyacının karşılanması önemli bir yere sahiptir. |
D | Bitkilere zarar veren gelişmeler, tarımsal üretimi olumsuz etkilemiştir |
E | Dünyada tarımsal üretimde tam verimlilik sağlanamamaktadır. |
Soru 29 |
El yazması her eser pek çok açıdan özgündü ancak çoğaltılması ciddi bir sorundu ve her çoğaltılma sonucunda eserde ciddi eksiklikler veya fazlalıklar oluşuyordu. Bu da aynı eseri okuyan iki kişinin farklı bilgiler edinmesine yani genelgeçer bir bilgi birikiminin oluşamamasına yol açıyordu. Matbaa ilk kez tek seferde, birbirinin aynısı olan yüzlerce kopyanın yayımlanmasına olanak tanıdı. Artık belli bir kitabın belli bir sayfasına atıfta bulunmak, dipnot olarak göstermek (daha önce hiç olmadığı kadar) mümkün olmuştu. Bir üniversitedeki bilim insanının herhangi bir esere yaptığı bir atıf, artık bir başka üniversitedeki meslektaşı tarafından denetlenebilir hâle gelmişti. Bu şekilde gerçekleşen bir “denetleme” ilerlemenin sürekliliği açısından hayati bir atılım oldu.
Bu parçaya göre matbaanın kitap basımında kullanılmasının sağladığı katkı aşağıdakilerden hangisidir?
A | Bilginin standartlaşmasını ve kontrolünü sağlayarak bilimsel ilerlemeye yardımcı olması |
B | Bilimsel kitap yazımını teşvik ederek bilime olan ilgiyi artırması |
C | Bilim ve teknolojideki gelişmelerin daha çok kişiye duyurulmasını sağlaması |
D | Bilim adamları arasındaki görüş ayrılıklarını ortadan kaldırarak tek yanlı bir bakış açısının oluşmasını sağlaması |
E | Yazılan eserlerin geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayarak eğitim düzeyini yükseltmesi |
Soru 30 |
Ben sıklıkla Tarık Dursun K., Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener, Tahsin Yücel gibi öykücülerden ve onların öykücülüğünden söz ederim. Türkçe yazmak isteyenin yol uğrağının mutlaka bu yazarlardan geçmesi gerektiğini söylerim. Her biri yarattıkları anlatı evreniyle yenilikçidir, yeni söyleyiş biçimleri katmıştır edebiyatımıza. Eğer bu kuşağı tek tek ele alırsak her birindeki farklılığın, benzersizliğin neler içerdiğini görürüz. Bu, yazar olmak isteyen, Türkçenin söz değerlerini özümsemek isteyen gençler için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Bu şekilde konuşan bir sanatçının, sözü edilen yazarları gençlere tavsiye etmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A | Özgün bir anlatıma sahip olmaları |
B | Türkçeyi doğru ve yerinde kullanmaları |
C | Yeni bir içerikle ortaya çıkmaları |
D | Etkilerinin yaşadıkları zamanla sınırlı kalmaması |
E | Yazınsal birikimden yararlanmaları |
Soru 31 |
Depresyon; duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hâli ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz ve karamsardır. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Herkese yük olduğunu düşünüp sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. İç sıkıntısı, daralma; dayanılmaz huzursuzlukları beraberinde getirir. Bazen kendisini tüm duygularını yitirmiş gibi hissedebilir. Dikkatini toplayamama ve unutkanlık, depresyonun en sık görülen belirtilerindendir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin depresyon yaşayan bir kişide görüldüğü söylenemez?
A | Değişken ruh hâllerine bürünme |
B | Sosyal yaşamdan uzaklaşma |
C | Suçluluk duygusuna bağlı kaygılar yaşama |
D | Başkalarını incitecek tavırda bulunma |
E | Ümitsizlik duygusu taşıma |
Soru 32 |
I. Hayatta bir amaca ulaşma çabası olmayan insanlar, nehir üzerinde akıp giden saman çöpü gibi oradan oraya savrulur.
II. Bilgi ve görgü bakımından olgunlaşan bir insanın davranışları, bu duruma ulaşmadan önceki hâlinden farklılaşır.
III. İnsan, çevresinde bulunduğu erdem ve kültür sahibi kişilerin etkisiyle zaman içinde olgunlaşmaya başlar.
IV. İnsanlar başaklar gibidir, içleri boşken başları havada gezerken doldukça eğilirler.
V. Bir insanın hayatta yapacağı en büyük hata, kendini hatasız biri sanarak hâl ve tavırlarını değiştirmemesidir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri, anlamca birbirine en yakındır?
A | I ve II |
B | II ve III |
C | II ve IV |
D | IV ve V |
E | III ve IV |
Soru 33 |
(I) İlk kez 1963 yılında İstanbul Üniversitesinden bir grup araştırmacının bölgede yüzey çalışması yaptığı sırada fark edilen Göbeklitepe’de kazılar, o günden bugüne devam ediyor. (II) 1995 yılından bu yana Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından devam ettirilen kazı çalışmalarında Neolitik Çağ’a ait “T” şeklinde dikili taşlar bulundu. (III) Ayrıca yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait, 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli ve dairesel şekilli tapınak kalıntıları ortaya çıkarıldı. (IV) Göbeklitepe’de bulunan bu kalıntıların ve yapıların dünyanın ibadet için yapılmış en eski tapınakları olduğu düşünülüyor. (V) Şanlıurfa şehir merkezine 18 kilometre uzaklıktaki Göbeklitepe, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. (VI) Bu öneminden dolayı Göbeklitepe, 4 Temmuz 2018’de gerçekleştirilen 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A | VI |
B | III |
C | IV |
D | V |
E | II |
Soru 34 |
(I) Günümüzde sinemaların kendince bir konforu, görkemli bir havası var. (II) Açık havada film izleme imkânı tanıyan konforsuz yazlık sinemalar tarihe karıştı çoktan. (III) Günümüzde yok olan yazlık sinemalar, yetmişli yıllarda sayıca kışlık sinemalardan fazlaydı. (IV) Hemen hemen aynı büyüklükteki yazlık sinemalar neredeyse her mahallenin baş köşesindeydi. (V) Şehirlerdeki boş alanlar, arsalar yazlık sinema kurmaya çok elverişliydi. (VI) Yazlık sinemaların neslini tüketen şey seyircinin azalmasından çok, sinema olabilecek alanların zamanla yerleşim birimlerine dönüşmesi oldu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri, yüklemin türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A | I ve II |
B | IV ve VI |
C | I ve V |
D | II ve VI |
E | III ve IV |
Soru 35 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A | Bu ansiklopedide Türklerin ilk çağlarda genellikle avcılıkla geçindiklerinden söz ediliyor. |
B | Şirketimizin 7’nci kuruluş yıl dönümünde hissedarlarımızla birlikte yurt dışına çıktık. |
C | Tanzimat Dönemi romanlarında, kölelik, cariyelik yanlış Batılılaşma gibi konular öne çıkmıştır. |
D | İnsanoğlunun ekmek gibi, su gibi vazgeçemeyeceği günlük ihtiyaçlarından biri de tuz değil midir? |
E | Emekli Profesör Gürkan Bey o öğrencisine önemli birşey söylemişti. |
Soru 36 |
Halk şairlerinin asıl kaynağı halktır. Köy halkı arasından da çıkar, göçebeler arasından da; kasaba arasından da çıkar, şehirlerden de... Pek saymaya, sınırlamaya değmez. Çünkü bir saz şairi köyde doğup köy köy, oba oba dolaşır; bal alır her çiçekten bir arı gibi... Bu bakımdan doğdukları yerlerin de gezip dolaştıkları yerlerin de izlerini taşırlar ama asıl “ayırıcı nitelikleri” yerleştikleri, yetiştikleri sosyal çevrelerden gelir.
Bu parçada aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık vardır?
A | Nokta (.) |
B | Virgül (,) |
C | Noktalı virgül (;) |
D | Tırnak işareti (“ ”) |
E | Üç nokta (...) |
Soru 37 |
Yazınımızda eleştiri, yapıtların değerini artıran, okura ve yazara kılavuzluk yapan önemli bir etkinlik. Eleştiri okuyan bir okur, yapıta daha bilinçli yaklaşıyor, yazarın göndermelerini yerli yerine oturtuyor, dahası yapıttan tat alıyor. Ancak okurlar genellikle belli dergilerde yazan bir iki eleştirmeni izliyor. Bu da tek anahtarla onlarca kapıyı açmaya çalışmak anlamına geliyor. Oysa bir kitapla ilgili farklı eleştirileri okumak, kilitli kapıları açmak için bir anahtar demetine sahip olmak demek.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A | İpuçlarını izleyerek anlatılanları doğru bir biçimde anlamlandırmak |
B | Yapıtın anlaşılmasını zorlaştıracak ön yargılardan sıyrılmak |
C | Yapıtta anlatılanların gerçekten yaşanıp yaşanmadığını tespit etmek |
D | Farklı görüş ve düşüncelerin çelişen ve örtüşen yanlarını bulmak |
E | Yapıtı daha iyi anlamak için farklı bakış açılarından yararlanmak |
Soru 38 |
31. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Boks yaparken güçlü, tekrarlanan yumruklara ve darbelere maruz kalmanın travmatik beyin hasarı için ana risklerden biri olduğu düşünülüyor. Çünkü her yumruk, beyinde mikroskobik hasarlara, beyin dokusunda küçük kanamalara ve beyindeki sinir hücrelerinin fizyolojisinin bozulmasına neden olabiliyor. Bu çeşit bir yaralanma beyin hücrelerinin yıkımını, ardından Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi motor nöron hastalıklarına yol açma ihtimalini gündeme getiriyor. Hasarın beynin hangi bölgesinde oluştuğu da önemli diğer bir unsur. Mesela davranış değişikliklerine dair belirtiler beynin ön lobundaki bir hasarın habercisi olabiliyor. Hasar beynin orta bölümündeki, kas kontrolünden sorumlu siyah cisim denilen bölümde oluştuysa Parkinson hastalığında görülen belirtilere benzer belirtiler gözleniyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A | Örneklemeden |
B | Açıklamadan |
C | Gerekçeli yargıdan |
D | Benzetmeden |
E | Tahminden |
Soru 39 |
Yangınlar Osmanlı devletinin (I) altı yüzyıllık tarihinin o kadar ayrılmaz bir parçasıydı ki (II) İstanbullular, özellikle on dokuzuncu yüzyıldan itibaren art arda (III) çıkarak şehri kasıp kavuran bu felakete kendilerini peşinen hazırlamışlardır. On dokuzuncu yüzyılda dar sokaklarda, ahşap evlerde oturan misafirsever (IV) İstanbullular için yangın artık bir felaketten çok, eninde sonunda evlerini ziyaret edecek bir Tanrı misafiriydi (V) âdeta.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A | IV |
B | V |
C | II |
D | III |
E | I |
Soru 40 |
Okyanuslardaki canlı organizmaların toplam kütlesinin yaklaşık %90’ını mikroorganizmalar oluşturur. Okyanuslardaki besin zincirinin en altında bu tek hücreli canlılar vardır. Bu canlılar sadece doğrudan ya da dolaylı olarak balıklar, deniz kuşları, balinalara yiyecek olmakla kalmaz; aynı zamanda fotosentez yaparak Dünya’nın atmosferindeki karbondioksitin oksijene dönüşümüne de katkıda bulunurlar. Küresel iklim değişikliği sebebiyle eriyen kutup buzları, bu buzlarda büyüyen tek hücreli canlı sayısının ve dolayısıyla denizlerdeki besin miktarının azalmasına sebep oluyor. Karasal ortamlarda yaşayan mikroorganizmalar da karbondioksit, metan ve azot oksitler gibi önemli sera gazlarını atmosfere salıyor. Üstelik salınan gaz miktarı iklim değişikliği nedeniyle giderek artıyor. Bilim insanları, iklim değişikliğini önleme ile ilgili çalışmalarda bu organizmaların dikkate alınmamasının büyük bir hata olduğunu söylüyor.
Bu parçadan hareketle okyanuslarda yaşayan mikroorganizmalar ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A | Okyanuslardaki biyolojik yaşamın çoğunluğunu oluşturdukları |
B | Atmosferin temizlenmesine katkıda bulundukları |
C | Önem ve değerlerine yönelik yeteri kadar araştırma yapılmadığı |
D | Okyanusta yaşayan canlıları besledikleri |
E | İklim değişikliklerinden olumsuz etkilendikleri |
Ayrıca haftalık ve aylık en iyiler tablomuzda da yer bulabilirsiniz. Kayıt Ol Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
Önceki Soru← |
Liste |
Sonraki Soru→ |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 |
6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 |
21 | 22 | 23 | 24 | 25 |
26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
31 | 32 | 33 | 34 | 35 |
36 | 37 | 38 | 39 | 40 |
Son |
TYT Türkçe Deneme Sınavı 3 online testimizde TYT Türkçe bilgilerinizi pekiştireceğiniz, kendinizi deneyebileceğiniz yeni müfredat soruları ve cevapları yer almaktadır. TYT Türkçe test çöz ve sınav sonunda doğrularını ve yanlışlarını analiz et.
- Kategori Test Çöz
- Soru / Süre 40 Soru / 80 Dakika
- Zorluk Derecesi Orta
- Eklenme Tarihi 30 Eylül 2021
Bir cevap yazın